Son Haberler
CAMLI KÖŞKTEN DÜNYAYA: BARIŞ, ÇIKAR VEBİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN GERÇEK YÜZÜ - Bizimeller 23 Gazetesi - Elazığ Haberleri

CAMLI KÖŞKTEN DÜNYAYA: BARIŞ, ÇIKAR VEBİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN GERÇEK YÜZÜ

Yazar: Nur KARABULUT | 22.09.2025
80.Yılında toplanacak olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Gazze’deki sessizliğiyle eleştirilirken, Ukrayna’da gösterdiği diplomatik refleksle dikkat çekiyor. Camlı köşkün içinden dünyanın fotoğrafı bu yıl daha çatışmalı, daha çelişkili görünüyor.

9-23 Eylül tarihlerinde ABD’nin New York kentinde yapılacak BM Genel Kurulu’nun 80’inci toplantısı için dünya gün sayıyor. Camlı köşkte yine liderler bir araya gelecek ve bu yılki temayı tahmin edin bakalım: Kimseyi geride bırakmamak; barış, sürdürülebilir kalkınma ve insan onurunun ironik bir şekilde tema olarak seçildiği toplantı merakla bekleniyor. New York’taki o camlı köşkten, barışın sesi mi yoksa sadece diplomatik sessizlik mi çıkacak?

İdealist bir başlık… Ancak artık iyi biliyoruz ki, Birleşmiş Milletler yalnızca bu ideallerden ibaret değil. Gerçek hayatta BM, o parlak beyanların ötesinde, içki salonlarında kafa kafaya verilerek yürütülen pazarlıkların, oy alışverişlerinin, sessiz diplomatik hesapların mekânıdır. Genel Kurul’daki süslü konuşmalara kimse kulak vermez; herkes bilir ki kararlar, cam köşkün arka odalarında alınır.

Birleşmiş Milletler 80 Yaşında
1945 yılında, iki dünya savaşının ardından insanlık yorgun, umut ise yeniden inşa edilmeye muhtaçtı. Birleşmiş Milletlerin kuruluş belgelerinde açıkça şu yazıyordu:
“Uluslararası barışı korumak, insan haklarını savunmak ve ülkeler arası iş birliğini geliştirmek.”

Birleşmiş Milletler bu büyük hedeflerle doğdu. Ancak sekiz on yıl sonra o ilk günkü idealizmin yerini çıkar dengeleri, diplomatik hesaplar ve sessiz anlaşmalar aldı. Her şeye rağmen; camlı köşkün içinden hâlâ dünyanın nabzı eksiklikleriyle ve çaresizliğe karşı elde kalan son uluslararası zemin oluşuyla atıyor.

Dünyanın Fotoğrafı
Bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 80. kez New York’taki o meşhur camlı köşkte, East River kıyısında toplanıyor. Trump’tan dolayı toplanma yerinin değiştirilmesi önerilse de tekrar orada toplanacaklar.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin eylül ayı dönem başkanlığını Güney Kore Maslahatgüzarı Sangjin Kim devraldı. İngiltere, Fransa, Avustralya, Belçika gibi ülkeler, önümüzdeki hafta başlayacak ve eylül sonuna kadar sürecek Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu sırasında düzenlenecek bir zirveyle “Filistin Devleti”ni tanıyacaklarını açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamayla Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve 80 kadar Filistinli yetkilinin Kurul’a katılımı şimdilik engellenmiş görünüyor. Sözcü Stephane Dujarric, ABD ile bu konuda temas kuracaklarını söyledi. Guterres’in sorunun çözülmesinden umutlu olduğu belirtildi.

Gazze ve Ukrayna Savaşı
Birleşmiş Milletler, eleştirebileceğimiz yapısına rağmen savaşlara ve yıkımlara kıyasla çok daha az kanlıdır. BM’de diplomasinin en gerçekçi biçimiyle yürütülen pazarlıklar, adaletin eksik olduğu yerlerde bile silahların susmasını sağlayabilir. Bu da azımsanacak bir kazanım değildir.

2025 Genel Kurulu işte tam bu çelişkinin ortasında toplanıyor. Bir yanda Gazze, diğer yanda Ukrayna… İki kriz, insanlığın vicdanını olduğu kadar diplomasisini de zorluyor.

Gazze’de yaşananlar, BM sisteminin aczini en çıplak haliyle ortaya koydu. İsrail’in aylardır süren bombardımanları, on binlerce sivilin ölümüne, yüz binlercesinin yerinden edilmesine yol açtı. BM’ye bağlı okullar, hastaneler, yardım konvoyları saldırıya uğradı. Kurumun sahada çalışan birimlerinden UNRWA, doğrudan hedef haline geldi.

Güvenlik Konseyi karar alamazken, Genel Kurul’da sembolik kınamalar dışında elle tutulur bir müdahale geliştirilemedi. Bu sessizlik, BM’ye duyulan güveni sarsmakla kalmadı, “uluslararası hukuk”un da yalnızca güçlülere işlediği algısını pekiştirdi.

Ukrayna savaşı ise daha farklı bir tablo çiziyor. Rusya’nın 2022’de başlattığı işgal, BM’de defalarca ele alındı. Genel Kurul, 24 Şubat 2025’te “Adil ve Kalıcı Barış” çağrısıyla iki önemli kararı kabul etti.

Bu kararlar Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü yeniden vurgularken, diplomatik çözümün kapısını araladı. Ancak burada da açık bir çelişki var. Güvenlik Konseyi’nin daimî üyesi ve seneye dönem başkanlığını devralacak olan Rusya, veto hakkını kullanarak süreçleri kilitlemeye devam ediyor. Yani BM içinde adaletin değil, güç dengesinin hükmü geçiyor.

Bu tablo BM’nin reform ihtiyacını daha da yakıcı hale getiriyor. Güvenlik Konseyi’nin yapısının değişmesi, veto sisteminin gözden geçirilmesi ve daha kapsayıcı bir temsilin sağlanması artık sadece gelişmekte olan ülkelerin değil, birçok Batılı aktörün de dillendirdiği talepler haline geldi. “San Francisco ruhu” olarak anılan kurucu idealizmin yeniden canlandırılması hedefleniyor. 80. yıl, bu yönde bir dönüm noktası olabilir mi?

İklim Krizi ve Kalkınma Hedefleri
Yine bu yılın önemli gündemlerinden biri iklim krizi ve kalkınma hedefleri. Fakat şu soruyu sormak yerinde olur: Bu gündemler ve zirve BM’nin gerçek yapısını dönüştürebilir mi? Yoksa yine beyanatlar verilecek, salonlarda alkışlar yükselecek, ama hiçbir somut adım atılmayacak mı?

Zira BM ne tam bir umut meclisi ne de sadece bir hayal fabrikasıdır. Gerçekle hayalin, ideal ile çıkarın iç içe geçtiği bir diplomatik sahnedir.

Bugün camlı köşkteki o loş salon belki adalet üretemeyebilir ama savaşı da önlüyor. Bu az şey değil. Bir gün gerçekten barışçıl bir düzen kurulacaksa, o yine bu camlı köşkten başlayacak. Çünkü savaşların yerini hâlâ masalar ve diplomasi alıyorsa, bu da insanlığın azalmış fakat henüz bitmemiş şansıdır.
Ana Sayfaya Dön